Bitlis… Tarihin gölgesini, medeniyetin sesini, dağların sertliğini ve insanın içtenliğini aynı anda taşıyan kadim bir şehir. Burada eğitim yönetmek sadece derslikleri, programları ve müfredatı yönetmek değildir; burada eğitim, insanı anlamakla, kültürü tanımakla ve şehrin ruhuna kulak vermekle başlar. Çünkü Bitlis’i dinlemeden Bitlis’te eğitim yönetilemez.
Yerelin Sesine Sağır Kalan Merkez
Yıllardır eğitim politikaları hep merkezden taşraya doğru şekillendirildi. Genelge geldi, uygulandı; proje hazırlandı, dayatıldı; sistem değişti, uyuldu. Ancak mesele şu: Bitlis’in kışını, çocukların kilometrelerce kardan yürüyerek okula gelişini bilmeyen; köy okullarında sobanın yanmadığı sabahı görmeyen; annelerin çocuğunu sırtında taşıyarak okula ulaştırdığı fedakârlığı duymayan bir yönetim, kağıt üzerindeki hiçbir planı gerçeğe dönüştüremez.
Eğitimde Başarı İçin Önce Dinlemek Gerek
Bitlis’in her ilçesi, her köyü ayrı bir hikâye barındırır. Hizan’da öğretmen yokluğunun nasıl bir yara olduğunu, Tatvan’da göçle büyüyen mahallerin çocuklarının nasıl bir aidiyet aradığını, Ahlat’ta tarih bilincinin nasıl bir eğitim aracı olabileceğini ancak dinleyen bilir. Eğitimde başarı için önce yöneticilerin, öğretmenlerin ve ailelerin sesine kulak verilmelidir. Öğretmen, sınıfta sadece ders anlatmaz; aynı zamanda toplumu gözler, ailelerin ihtiyaçlarını duyar, çocukların hayallerini okur. İşte bu sesler duyulmadan yapılan her düzenleme eksik kalır.
Bitlis’in Ruhunu Anlamak
Bitlis’in eğitimi, İstanbul’un kalabalık sınıflarıyla, Ankara’nın modern okullarıyla bire bir aynı olamaz. Burada doğa şartları, ekonomik koşullar, sosyal yapı ve gelenekler eğitimin bir parçasıdır. Yönetici, öğretmenini yalnızca ders defterinden değil, kar fırtınasında yolunu kaybedip yine de okula ulaşmasından okumalıdır. Çocuğun başarısını sadece sınav sonuçlarından değil, okula devam için verdiği mücadeleden görmelidir.
Yönetmek Değil, Yol Arkadaşlığı Yapmak
Bitlis’te eğitimi yönetmek, buyurarak olmaz; birlikte yürüyerek olur. Öğretmeni, velisi, öğrencisi dinlenmeden alınan kararlar, köksüz kalmaya mahkûmdur. Bu şehir, gönlüyle konuşur. Gönlü dinlemeyen hiçbir yönetici, bu şehirde eğitimde kalıcı bir iz bırakamaz.
Unutmayalım: Bitlis’i dinlemeden Bitlis’te eğitim yönetilemez. Çünkü eğitim sadece bilgi aktarmak değil, ruhu anlamaktır. Ve Bitlis’in ruhu, önce dinleyenlere açılır.