Bu biyolojik belirteç, kalp krizi henüz gerçekleşmeden hastaları tanımayı mümkün kılıyor. Erken müdahalenin önünü açan bu keşfin, tanı sistemlerini kökten değiştirmesi bekleniyor.
Araştırma, kalp krizi geçiren bireylerle hâlihazırda koroner arter hastalığı olan hastalar arasında moleküler düzeyde karşılaştırma yapılarak gerçekleştirildi. Bulgulara göre, yalnızca kriz riski taşıyan grupta ortak şekilde görülen genetik varyantlar tespit edildi. Bu varyasyonların, potansiyel kriz hastalarının erken dönemde belirlenmesini sağlayabileceği vurgulandı. Üniversitenin rektörü Prof. Giuseppe Novelli, "Şu ana kadar elde ettiğimiz en önemli bulgulardan biri" diyerek gelişmenin önemine dikkat çekti.
Moleküler Düzeyde Ortaklık Gözlemlendi
Araştırma, genetik analizlerle koroner arter hastaları ve kalp krizi geçirmiş bireyleri karşılaştırdı. Sonuçta yalnızca kriz riski taşıyan bireylerde bazı varyantlar öne çıktı.
Erken Müdahale Kapısı Açılıyor
Bu yeni biyobelirteç sayesinde kardiyologlar, semptomları başlamamış hastaları dahi önceden tespit edebilecek. Risk yönetimi daha hassas yapılabilecek.
Bilimsel Değerlendirme: Etki Alanı Geniş
Prof. Novelli’ye göre bu belirteç, bugüne kadarki tanı araçlarından çok daha etkili olabilir. Özellikle yoğun bakım ve acil servislerde kullanımı gündeme gelebilir.
Kalıtsal Yatkınlık Tek Başına Yetmiyor
Araştırmacılar, genetik faktörlerle birlikte yaşam tarzı unsurlarının da kalp sağlığı üzerindeki etkisini vurguluyor. Bu bulgu, bireye özel tedavi yöntemlerini gündeme getiriyor.





