Bankacılık sektöründe açıklanan son veriler, bireylerin ekonomik koşullara karşı verdiği mücadeleyi gözler önüne serdi. Artan mali yükümlülükler, birçok kesimi kredi desteğine yönlendirdi. Gerek çalışanlar gerekse emekliler, gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle alternatif kaynaklara başvurmaya başladı. Tüketici kredilerine olan ilgideki yükseliş, kısa sürede rekor seviyelere ulaştı.
Beklenmedik kesimler krediye yöneldi
Türkiye Bankalar Birliği’nin değerlendirmesine göre, yılın ilk çeyreğinde milyonlarca kişi bankalara kredi başvurusunda bulundu. En dikkat çekici detaylardan biri, yalnızca düşük gelirlilerin değil, orta yaş ve üzerindeki bireylerin de bu süreçte aktif rol oynaması oldu. Kredi kullanan kişilerin profili genişledi; artık yalnızca çalışanlar değil, emekliler de bu tabloya dahil durumda.
Emekli başvurularında tarihi artış
Geçmiş yıllarda krediye başvuran emekli sayısı sınırlıyken, bu yıl gözle görülür bir artış yaşandı. Emeklilik sonrası geçim derdi yaşayan vatandaşlar, daha önce uzak durdukları borçlanma yolunu seçmeye başladı. Özellikle yüksek enflasyon ve artan giderler nedeniyle, bu kesimin kredi ihtiyacı kaçınılmaz hale geldi. Önceki yılın aynı dönemine göre iki katına yakın artan başvurular, bu değişimin boyutunu gözler önüne serdi.
Kredi almak kolay ama geri ödemek zor
Bankalar, ihtiyaç kredisi taleplerini karşılarken faiz oranlarında geri adım atmış değil. Hâlâ yüksek seviyelerde seyreden faizler, kredi kullanan vatandaşlar için ciddi bir yük anlamına geliyor. Kısa vadeli kredilerde aylık geri ödemeler, birçok kişinin gelirinin önemli bir kısmını götürüyor. Bu nedenle alınan krediler geçici bir rahatlama sağlasa da uzun vadede başka sorunların kapısını aralayabiliyor.
Tablo geçici mi kalıcı mı?
Kredi kullanımındaki bu artışın geçici mi yoksa kalıcı mı olacağı henüz net değil. Ancak uzmanlar, gelir düzeyi artmadıkça bu eğilimin sürebileceğine işaret ediyor. Özellikle dar gelirli ve sabit maaşla geçinen kesimlerin alternatif çözüm üretme imkânı azaldıkça, krediye başvurma oranlarının yükseleceği öngörülüyor. Bu da bankacılık sektörünü doğrudan etkilemeye devam edecek gibi görünüyor.
