Bitlis’in Ahlat ilçesinde, küçük bir matbaadan yükselen baskı makinesi sesi yarım asrı aşan bir emeğin izlerini taşıyor. Evli ve 6 çocuk babası 71 yaşındaki Ziver Olcay, çocuk yaşta adım attığı matbaacılık mesleğini bugün hâlâ ilk günkü özen ve heyecanla sürdürüyor. Teknolojinin hızla değiştiği, dijitalleşmenin baskın hale geldiği bir dönemde, Olcay için matbaa yalnızca bir iş değil; sabrın, emeğin ve ustalığın birleştiği bir hayat biçimi. Sabah erkenden dükkânının kapısını açan Olcay, baskı makinesinin başına geçtiğinde yılların yorgunluğunu değil, mesleğe duyduğu bağlılığı hissediyor.

Çocuk yaşta başlayan matbaacılık serüveni
Ziver Olcay’ın matbaacılıkla tanışması çocukluk yıllarına uzanıyor. Henüz okul çağındayken matbaa ortamının kokusunu, sesini ve ritmini tanıyan Olcay, zamanla bu mesleğe sevgisini ve emeğini kattı. O dönemlerde dizgi yapmak, harfleri tek tek yerleştirmek sabır isterken, Olcay bu zahmetli süreci öğrenerek mesleğin inceliklerine adım attı.

Baskı makinesinin başında geçen bir ömür
71 yaşına rağmen hâlâ baskı makinesinin başında duran Ziver Olcay, çalışmayı bırakmayı düşünmüyor. Gününün büyük bir bölümünü matbaasında geçiren Olcay, her işi bizzat kontrol ediyor. Kartvizitten davetiyeye, afişten resmi evraklara kadar birçok baskıyı kendi elleriyle hazırlıyor. Yılların verdiği tecrübe sayesinde en küçük ayrıntıyı bile gözden kaçırmıyor. “Bu meslek dikkat ister” diyen Olcay, aceleye getirilmiş bir işin matbaacılığın ruhuna aykırı olduğunu söylüyor.

Mesleği gelecek kuşaklara aktarma isteği
Ziver Olcay’ın en büyük heyecanı ise mesleğini genç kuşaklara aktarabilmek. Matbaacılığın giderek unutulan bir zanaat haline gelmesinden endişe duyan Olcay, bu işin sadece makinelerden ibaret olmadığını vurguluyor. Disiplin, sabır ve el becerisinin matbaacılığın temelini oluşturduğunu belirtiyor. Zaman zaman dükkânına gelen gençlere bildiklerini anlatan Olcay, bu ilgiyi gördükçe umutlanıyor. Ona göre matbaacılık, geçmişle gelecek arasında kurulan sessiz bir köprü.r





