Eğer il statüsü verilirse, Lüleburgaz’ın ekonomik hareketliliği daha da artacak. Şu anda bile birçok üretim tesisine ve fabrikaya ev sahipliği yapan ilçe, bölge ekonomisine ciddi katkı sağlıyor. Nüfus artış hızı ve şehirleşme oranı, il olma kriterlerini karşılayabilecek düzeyde.
Tarihi Derinlik, Modern Kimlik
kirklareli.gov.tr’deki kayıtlara göre, Lüleburgaz’ın tarihi MÖ 4500-4000 yıllarına kadar uzanıyor. Trak kabilelerinden Ordisler’in bölgeye yerleştiği ve “Bergule” adını verdiği biliniyor. Ardından Pers, Atina, Makedonya ve Roma medeniyetleri bölgeyi yönetti. MS 1361’de Osmanlı hâkimiyetine giren Lüleburgaz, 1870’te ilçe statüsünü kazandı. Cumhuriyet’le birlikte bugünkü adını aldı.
İlçe, 29 Ekim 1912’de Bulgarlar tarafından işgal edildi. Ardından I. Dünya Savaşı döneminde Fransız ve Yunan güçlerinin kontrolüne geçti. 8 Kasım 1922’de yeniden özgürlüğüne kavuştu. Bu geçmiş, Lüleburgaz’ı sadece ekonomik değil, tarihsel olarak da güçlü bir kimliğe taşıyor.
İstanbul’a Komşu Olmanın Avantajı
Lüleburgaz’ın doğusunda Tekirdağ’ın Saray ve Çorlu ilçeleri, batısında Babaeski, kuzeyinde Pınarhisar, güneyinde ise Hayrabolu ve Muratlı yer alıyor. Bu konum, İstanbul’a erişimi kolaylaştırıyor. Marmara bölgesinin ticaret trafiği bu noktadan geçiyor. Avrupa’ya açılan kara yolu üzerinde bulunması, ilçeye stratejik bir değer kazandırıyor.