Van Gölü kıyısında kayalık bir alanda inşa edilen manastır, bölgedeki Ermeni taş işçiliğinin izlerini taşıyor. Yüzyıllara meydan okuyan yapının günümüzde yalnızca bazı duvarları ve mimari bölümleri ayakta kalmış olsa da ihtişamlı görünümüyle dikkat çekiyor.
Tatvanlı doğa fotoğrafçısı Oktay Subaşı, manastırın günümüzdeki durumunu objektifine yansıttı. Çekilen karelerde, yapının hem göl manzarasıyla bütünleşen doğal güzelliği hem de tarihsel dokusu gözler önüne seriliyor.
Bölge halkı ve tarih meraklıları, Van Gölü kıyısında sessizce ayakta kalan bu yapının korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini vurguluyor.
Yazılı kaynaklarda doğrudan sıkça adı geçen bir kurum olmamakla birlikte, bazı araştırmacılar manastırın 10. yüzyıl civarında, Vaspurakan bölgesindeki siyasi değişimler sonrası inşa edilmiş olabileceğini öne sürer. Bu yüzden yapının kökeni erken ortaçağ dönemine dayandırılır.
Geleneksel olarak manastır, orada saklandığı iddia edilen Aziz George’un başına (relik) atfen önem kazanmış; bu nedenle bölge halkı arasında hac amacıyla ziyaret edilen bir yer olmuş.
Ana kilise kubbe–haç planlı (domed cruciform) bir yapıdır; bölgedeki Ermeni mimari geleneğinin tipik izlerini taşır. Yapı bir çevre duvarı ve savunma kuleleri ile çevriliydi; duvarların iki farklı inşa tabakası gözlemlenmiştir (alt kısım daha düzenli, üst kısım daha kaba taş işçiliği).
Bugün yapının büyük bölümü harap durumdadır; kubbe, tambur ve bazı duvar bölümleri ayakta kalmış olsa da kapsamlı tahribat vardır.