Ahlatlı hemşehrimiz Dr. Mustafa KÖKSAL’ın, Berikan Yayınlar’ından yeni bir kitabı çıktı.
Kubbetü’l İslâm Ahlat’ın Manevî Mihmandarları Babalar, Şeyhler, Tekke ve Zaviyeler.
Önemli bir eser.
Ciddi bir çalışmanın ürünü.
Onlarca kaynağın tarandığı; Tapu Tahrir Defterlerinin incelendiği; Çaman Ailesinin özel arşivinden yararlanıldığı ilk bakışta dikkat çekiyor.
Ahlat’ta çok sayıda Alperen (Baba) mezarları mevcut.
Günümüze kadar gelebilmiş olanlar kitapta şöyle sıralanmış:
Ahlat’ta Medfun Olan Alperenler (Babalar):
(Koç Baba, Arap Baba, Pehlivan Ali, Mecit Baba, Sultan Emir, Garip Uryan Baba, Dinhavur Baba, Karakol Baba, Ak Mahmut, Azat Kavak, Sultan Seyyid, Mahmut Baba, Börkli Baba, Süleyman Baba, Seyyid Hüseyin, Kuddisi Baba, Saçlı Baba, Postlu Baba, Kul Hamza, Mansûr Gıyas, Hıdır (Hızır) Baba, Kerami Baba, Mehmet Can Baba, Aydın Baba, Muaz Baba, İpek Baba, Şeyh Çoban)
Araştırmalar devam ettikçe daha başka Alperen mezarları da gün yüzüne çıkacaktır.
Ahlat’ta kurulan Tekke ve Zaviyeler kısmında, tekke ve zaviyelerin adı yanında, işlevleri hakkında da bilgiler var.
Ahlat’ta Kurulan Tekke ve Zaviyeler:
(Emir Bayındır Zaviyesi, Çaman Tekkesi, Harameyn Vakfı. Hacı Hüseyin Harrani-yi el Ensari Zaviyesi, Dede Maksûd, Kesikbaş (Ekanis) Zaviyesi, Kırklar Zaviyesi, Kulaksız Zaviyesi, Merdan Baba Zaviyesi, Molla Kasım Mescidi, Sühreverdiyye Tarikat Şeyleri, Şehitler Zaviyesi, Şeyh Abdulkadir Zaviyesi, Şeyh Abdurrahman Zaviyesi, Şeyh Ammar el-Ahlatı ( Şeybani) Zaviyesi, Şeyh İbrahim Zaviyesi, Şeyh Necmeddin Havaî Baba, Şeyh Yoldaş Zaviyesi, Zaimiyye (Gorzop) Medresesi)
Bayındır Zaviyesi ve Çaman Tekkesi’ne geniş bir yer ayrılan kitapta; Ahlat’ın sembolü haline gelen Bayındır Kümbeti’nin, 1481 yılında vefat eden Ahlat Emiri; Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın torunu Rüstem Beyin oğlu Bayındır Han’a ait olduğu bilgisine yer verilmiş.
Yazar, Çaman Şeyhleri’nin, Emeviler döneminde Medine’den Afganistan’ın Çaman Bölgesine; Afganistan’dan Buhara’ya; Buhara’dan Ahlat’ta uzanan ve asırlar süren serüvenlerine dikkat çekmiş.
Kayıtlarda, Çaman Şeyhleri’nin, 11. Yüzyılın hemen başlarında (1009-1010) Buhara’dan Ahlat’a geldikleri ve ikikubbe Mahallesi’nde dergâhlarını kurarak irşat faaliyetlerine başladıkları anlaşılmaktadır.
Kökleri Eshab-ı Suffe’ye dayanan Tekke ve Zaviyeler İslam dünyasında önemli bir yer tutar.
Mescid-i Nebevi’nin bitişiğinde inşa edilen ve genellikle bekâr ve kimsesi olmayan fakir Sâhâbilerin kaldığı Suffe (Örtme/Gölgelik), zamanla bir eğitim kurumu haline gelmiş, İslâmî ilimlerin gelişmesinde etkili olmuştur,
Başta Ebu Hüreyre olmak üzere en çok hadis rivayet eden sâhâbiler, Suffe ehlindendir.
Bilal-î Habeşî, Selman-î Farisî, Ammar Bin Yâsir, Ebû Ubeyde Bin Cerrâh, Abdullah Bin Mesud gibi yüzlerce Sâhâbe…
Aynı zamanda Tasavvufun nüvesini teşkil eden kurum.
İslam, kısa zamanda büyük bir coğrafyaya yayılınca, ilmî, fikrî ve siyasî yapılanması da ihtiyaçlara göre şekillenmiştir.
Medreseler, tekke ve zaviyeler toplumun bu tür ihtiyaçlarını karşılamak üzere inşa edilmiştir.
Medreselerde tefsirden felsefeye kadar bütün ilimler okutulurken, tekkeler, toplumun manevî ve ahlakî yönden eğitilmesini amaçlamıştır.
İslam Dünyasında Kahire, Bağdat, Kurtuba, Belh, Buhara, Ahlat gibi ilim merkezlerinde yetişen ilim ehli dünyayı İslâm’ın aydınlık iklimiyle tanıştırmıştır.
Selçuklular döneminden önce bağımsız olarak ortaya çıkan tekkeler, daha sonra tarikatlara bağlı faaliyet gösteren kurumlara dönüşmüştür.
Genellikle kurucu şeyhlerin istediği yerlerde kurulan tekkeler, bazen de devletin iskân politikasına uygun yerleri tercih etmiş, kervansaraylara yakın yerlere konuşlanmıştır.
Tasavvuf eğitiminin yanında, yolcuların barınma ve beslenme ihtiyaçlarını da karşılayan tekke ve zaviyeler, güvenlik ve ticarî konularda da hizmet vermiştir.
1071 Ahlat-Malazgirt Zaferi’nin öncesi ve sonrasında Anadolu’ya gelen “Horasan Erenleri” Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında etkili olmuştur.
Şeyh Edebali, Somuncu Baba, Sarı Saltuk, Hacı Bektaşi Veli, Tapduk Emre, Yunus Emre, , Ak Şemsettin, Hacı Bayram Veli, Ahi Evran gibi tasavvuf ehli sadece Anadolu’yu irşad etmekle kalmamış yetiştirdikleri öğrenciler vasıtasıyla Balkanlar’a ulaşmışlardır.
İstiklal Harbi sırasında bütün imkânlarını Milli Mücadele için seferber eden tekke ve zaviyelerin, zaferin kazanılmasında büyük rolü olmuştur.
İlk meclisin başkan vekillerinden, Konya Mevlânâ Dergâhı postnişini Abdulhalim Efendi; Hacı Bektaş Veli Dergâh Şeyhi Cemaleddin Efendi, gibi birçok Şeyh ilk mecliste görev almıştır.
Meclis-î Meşâyih Reisi Şeyh Saffet Efendi ikinci mecliste Urfa Mebusu olmuştur.
30 Kasım 1925’te Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki tekke ve zaviyeler kapatılmıştır.
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra, bazı hizmet alanlarında oluşan boşluğu ( fakirlere yapılan yardımlar, öğrencilere verilen burslar gibi) bazı dernek ve vakıflar doldurmuştur.
Kurulan onlarca Tekke ve zaviye; Alperen (baba) mezarları ve diğer tarihî yapılar, Ahlat’ın, 11, 12, ve 13. Yüzyıldaki konumuna ışık tutmaktadır.
Alanında büyük bir hizmete imza atan değerli hemşehrimiz, Dr. Mustafa KÖKSAL’a ne kadar teşekkür etsek azdır.
Mustafa KÖKSAL’dan ve bu konuda çalışma yaptığını bildiğimiz diğer hemşehrilerimizden yeni eserler bekliyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.