Tarih boyunca yıkıcı sarsıntılarla yüzleşen şehir, bugün de bilim insanlarının yakın takibinde. Uzmanlar, özellikle Bitlis-Zagros Bindirme Kuşağı ve Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde biriken gerilime dikkat çekerek, “daha büyük bir deprem ihtimali” konusunda uyarılarda bulunuyor.
Prof. Dr. Naci Görür, Bitlis-Zagros hattının ciddi bir stres altında olduğunu belirterek, bu bölgede 6 ila 7 büyüklüğünde depremlerin yaşanabileceğini ifade etti. Görür, “Burası daha büyük deprem beklediğimiz bölgelerden biri. Küçük sarsıntılar, aslında büyük bir depremin habercisi olabilir” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda Tatvan merkezli 4,5 büyüklüğündeki depremi değerlendiren Prof. Dr. Süleyman Pampal da bu sarsıntının “uyarıcı deprem” niteliği taşıdığını söyledi. Pampal, Bitlis ve çevresinde uzun süredir büyük bir kırılma yaşanmadığını hatırlatarak, olası risklerin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Doğu Anadolu Fay Hattı’ndaki enerji birikimi ise yalnızca Bitlis’i değil, Bingöl, Muş ve Hakkâri gibi çevre illeri de etkiliyor. Prof. Dr. Orhan Kavak, fay zonunda enerjinin sıkıştığını belirterek, “Bu bölgede meydana gelebilecek bir kırılma, geniş bir coğrafyada hissedilebilir” uyarısında bulundu. Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki de Bitlis, Muş ve Bingöl’ü Türkiye’nin en riskli deprem bölgeleri arasında gösterdi.
Kent merkezinde son yıllarda yeni binalar deprem yönetmeliğine uygun inşa edilse de, kırsal kesimlerde hâlâ kerpiç ve dayanıksız yapılara rastlanıyor. Bu durum, olası bir sarsıntıda can kayıplarını artırabilecek en büyük tehlike olarak görülüyor. Uzmanlar, yapı stokunun güçlendirilmesi, halkın bilinçlendirilmesi ve acil durum tatbikatlarının artırılması gerektiğinin altını çiziyor.
Bitlis’in kaderinde deprem var; ancak bilim insanlarına göre bu kaderi hafifletmek mümkün. Güçlü yapılaşma, hazırlıklı toplum ve etkin afet yönetimiyle, olası bir felaketin boyutları en aza indirilebilir.