AHLAT DEVLET BEY KONAĞI

Bugün, Ahlat Devlet Bey Konağı’ndan bahsedeceğim.

Sayın Bahçeli’nin Ahlat’a verdiği önemin somut bir ifadesidir bu konak.

Nisan 2023’te yapımına başlanan konak 18 ayda tamamlandı.

Selçuklu mimarisinden esinlenerek inşa edilen konağın yapımında Ahlat taşı kullanıldı.

Kendine has özellikleriyle dikkat çeken Ahlat taşı, bölgede ev yapımı yanında genellikle cami ve minare yapımında kullanılıyor.

Mimarlığını Hayri Bulut’un yaptığı konak, geleneksel “kaba yonu” taş işleme tekniği ile yapılmış.

Dokuz sütun üzerine inşa edilen konağın ön cephesi Emir Bayındır Kümbetine benzetilmiş; kümbetin alt katında kabul salonu üst katında ise sofalı oturumu olan başoda yer almıştır.

Konağın giriş kısmının iki yanında bozkurt figürleri, giriş kapısının üstünde ise Selçuklu Kartalı ziyaretçileri karşılamaktadır.

Kuzey kısmında hilal şeklinde odaların yer aldığı konak, tepeden bakıldığında Ay ve Yıldızı andırmaktadır.

Ahlat’ın sembolü olan Emir Bayındır Kümbeti yapı bakımından diğer kümbetlerden farklıdır.

Farklı olan bir kümbet daha var: Emir Ali Kümbeti.

Birçok kaynakta Emir Bayındır hakkında bilgi var ama Emir Ali hakkındaki bilgiler sınırlıdır.

Hâzâ Resaidü’l–Verâsiyye (Bu Hak Sahipliği (İcazetname) Belgesidir.) kitabının 22. sayfasında şöyle bir ifade var:

Bihidmet Emir Seyyit Ali, Muvahhid (Allah'ın birliğine inanan ve tevhit inancına sahip) Horasani ki o bir seyyid.

Yani, Emir Ali, Horasan’dan Ahlat’a gelen, Tevhid inancına sahip bir seyittir.

Kitabesi olmadığı için araştırmacılar şimdiye kadar, gidip kümbeti gören ve inceleyen herkesin söyleyebileceği şeyleri yazdılar.

Ayrıca, Ahlat’ın en süslü kümbetinde yatan Erzen Hatun, Emir Ali’nin kızıdır.

Erzen Hatun Kümbetinin kitabesini okuyan Muallim Abdurrahim Şerif (Beygu), Ahlat Kitabeleri (İstanbul Hamit Matbaası 1932) adlı eserinin 91. sayfasında, Erzen Hatun’un, Emir Ali’nin kızı olduğunu belirtmiştir.

Yeni yeni kaynaklar ortaya çıktıkça Emir Ali ile ilgili başka bilgilere de ulaşılacaktır.

Neyse, bizim konumuz Devlet Bey Konağı…

Emir Bayındır soyundan gelen Devlet Bahçeli, Ahlat’a ilk geldiğinde, “Beynimin bir yarısı Ahlat, öbür yarısı Söğüt ‘tür.” demişti.

Sayın Bahçeli bu sözünün gereğini yaptı, Ahlat’la olan irtibatını hiç kesmedi.

Ahlat’ta yapılacak yatırımların önünü açtı, yapılacakları planladı.

Kendisiyle, genel başkanlık seçimleri sırasında tanışmıştım.

Genel başkanlık yarışı sırasında, büyük hedefleri olan bir dava hareketinin yara alabileceği konusunda endişelerimi dile getirmiş, tavsiyelerini dinlemiştim.

Daha sonraki yıllar, Birleşik Kafkasya Konseyindeki görevim dolayısıyla, yaptığımız etkinliklere davet etmek için genel merkeze uğramış davetiye bırakmıştım.

Devlet Bey, Ahlat Kültür ve Eğitim Vakfı olarak düzenlediğimiz etkinliklere de zaman zaman katılmışlardı.

Ahlat’la ilgili düşüncelerini biliyor ve günü geldiğinde Ahlat’ın tanıtılması konusunda büyük hizmetlerinin olacağını tahmin ediyordum.

Ahlat, Sayın Devlet Bahçeli sayesinde kabuklarını kırdı, küllerinden yeniden doğdu diyebiliriz.

Bu arada, Ahlat’ın tanıtılmasında ve sürekli gündemde tutulmasında emeği geçenleri de (Belediye başkanları, sivil toplum örgütleri, kalem erbabı, mahallî sanatçılar, zanaatkârlar, gazeteciler, isimsiz kahramanlar…) unutmamak lazımdır.

Onları burada birkaç cümleyle geçiştirmek olmaz, ayrı bir yazı konusu yapmak gerekir diye düşünüyorum.

Ahlat, Milletvekili, Bakan çıkarmış bir ilçe.

Merhum Zeki Ergezen, yaptığı hizmetlerle Türkiye’de adından söz ettiren, gurur duyduğumuz bir hemşehrimizdir. Ahlat’ın, Cumhurbaşkanlığı himayesine alınmasındaki rolünü herkes bilir.

Geçmiş yazılarımda devrin başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkatlerini Ahlat üzerine çekmeliyiz demiştim.

Çünkü biliyordum ki O’nun dikkatlerini çekebilirsek, üzerine ölü toprağı serpilmiş Ahlat’ın kaderi değişecekti.

Çünkü biliyordum ki, yurt içinde ve yurt dışında, harabeye dönmüş; yıkılmaya yüz tutmuş ecdat yadigarı eserleri yeniden inşa edip ayağa kaldıran vefakâr bir insanın Ahlat’ı yetim ve öksüz bırakması söz konusu olamazdı.

Nihayetinde öyle oldu.

Ahlatlılar olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın dikkatlerini Ahlat üzerine çekmeyi başardık. (Emeği geçenlerden Allah razı olsun.)

O günden sonra Ahlat için çok şey değişti.

Sayın Devlet Bahçeli’nin teklifi ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın oluruyla Ahlat Cumhurbaşkanlığı Köşkü hayat buldu.

Günümüzde bir Külliyeye dönüşen Cumhurbaşkanlığı Köşkü sayesinde Ahlat, bütün Türkiye’yi, hatta Tük Dünyasını kapsayan faaliyetlere ev sahipliği yapmaya başladı.

Bu köşk sayesinde Ahlat’ın, sadece Türkiye’yi değil, dünyayı ilgilendiren konularda da sık sık gündeme geleceğine inanıyorum.

Burada yapılacak toplantılar, alınacak kararlar yerel değil evrensel olacaktır, diye düşünüyorum.

Hayal kuruyorsun diyenler olabilecektir.

Zararı yok, siz de kurun; hayal kurmak iyidir; her şey bir hayalle başlar…

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Devlet Bey Konağı derken sırada ne var diyebilirsiniz.

Bırakalım onu da Türk Cumhuriyetleri Cumhurbaşkanları (İlham Aliyev, Kasım Cömert Tokayev, Sadır Caparov, İmamali Rahman, Serdar Berdimuhammedov) düşünsünler.

İleride Türk Dünyasının merkezi olacağına inandığım Ahlat’ta ülkeleri adına denize nazır bir konak sahibi olmanın ayrıcalığını yaşasınlar…

Türk Dünyasının geleceğinin, Beyaz Saray veya Kremlin’den değil, Türkiye’den; Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden geçeceğini bilsinler…